|
nkara'ya
yola çıkmadan önce
öğrencilerin sık sık yanıma
gelip neler görecekleri
hakkında sorular sorması,
otelde kimlerle
kalacaklarını merak etmeleri
ile başlayan heyecan 14
Kasım sabahı saat 6.00’da
otobüsün hareketi ile son
buldu. İlk olarak Anadolu
Medeniyetleri Müzesine
gittik. Zaman tüneline
girmiş gibiydik.
Hititler'den günümüze kadar
uzanan bir serüvenin
içindeydik. Cumhuriyet’in
temellerinin atıldığı ilk
meclisi gezdik. Bizi müzede
karşılayan rehberin
anlatımından sonra güzel
ülkemizin ne zorluklarla, ve
mücadelelerle kurulduğunu
gördük. Etnografya Müzesine
gittiğimizde ilk göze çarpan
M. Kemal’in 1938-1953
yılları arasında naaş’ının
beklediği alandı. Öğrenciler
çok etkilendi. Eski
zamanların yaşantılarını
yansıtan kıyafetler,
kullandıkları araç gereçler,
damat tıraşı, kına gecesi ve
el sanatları öğrencilerin
ilgisini çekti. Bir sonraki
durağımız Tabiat Müzesi
oldu. Milyonlarca yıl önce
yaşamış olan dinozor ve
mamut iskeletlerini yakından
gördük. Anadolu
coğrafyasında yapılan
kazılar sırasında bulunan
vahşi hayvan iskeletleri,
araç gereçler ve insan
buluntuları ile bir de dev
balina iskeleti vardı. Güneş
ufuk çizgisinden bizimle
vedalaşırken otelimize
vardık, şimdi odalara
yerleşme zamanı. Akşam
otelde açık büfe yemeklerini
alırken kendi aralarında
tatlı bir koşuşturma
başladı. Arkadaşlarıyla
sohbet ederek yemek yemeleri
görülmeye değerdi. Bizim de
onlara bir sürprizimiz
vardı. Yemek sonrası
eğlenmek için küçük bir dans
etkinliği düzenleyip
enerjilerimizi boşalttık.
Çocuklar beğendikleri
parçalarla doyasıya dans
ettiler, eğlendiler.

Gezimizin en güzel ve
anlamlı durağını son güne
saklamıştık. 15 Kasım sabahı
güzel bir kahvaltıdan sonra
Ata’mızı ziyaret etmek üzere
Anıtkabir’e doğru yola
çıktık.
Aradan 76 yıl bile geçse de
çok büyük bir kitle,
Ata’mızı saygı ve sevgiyle
anmak için oradaydı. Çoğu
öğrencimiz ilk defa
Anıtkabir’i bu kadar detaylı
incelediler. Aslanlı yolda
yürüdük. Sembollerin
anlamını ve mimari
özelliklerini öğrendik.
Daha sonra mozole önündeki
saygı duruşunda yerimizi
aldık. Ata’mızı saygı ile
andıktan sonra Kurtuluş
Savaşı Müzesi’ni gezdik. Üç
boyutlu ve sesli görsellerle
dönem objelerinin birlikte
sergilenmesiyle oluşan bu
müze, gerçekten de savaşı
bütün çıplaklığıyla
yansıtıyordu. Daha sonra
bugünkü Meclis binasına
doğru yola çıktık.
Televizyonlarda gördükleri
Meclis’in içini görmek ve
işleyişi hakkında
bilgilendirilmek bir
ayrıcalıktı. Çocuklarımızın
Atatürk’ü gördüğünü
hissettiğim bu gezide biz
öğretmenler de duygu dolu
anlar yaşadık. Sözlerimi
Mustafa Kemal’in bir sözü
ile bitirmek istiyorum.
“Beni görmek demek, mutlaka
yüzümü görmek değildir.
Benim fikirlerimi, benim
duygularımı anlıyorsanız ve
hissediyorsanız bu kâfidir.”
 |