YÖNETMEN ÇAĞAN IRMAK'LA SİNEMA ÜZERİNE...
 kulumuzda
gerçekleştirdiğimiz “İstanbul Koleji Başarılı Konuklarını
Ağırlıyor” söyleşi dizilerinin Ekim ayındaki konuğu Senaryo
Yazarı ve Yönetmen Çağan IRMAK'tı. Özellikle Babam ve Oğlum
filmi ile gönüllere taht kuran Sayın IRMAK filmin
çekimleriyle ilgili anılarını öğrencilerimizle paylaştı.
Genç yaşta kariyerinde şöhret sahibi olan Çağan IRMAK
öğrencilerimize senaryo yazarlığı, film yönetmenliği ve
yaptığı filmler hakkında bilgiler verdi. Genç yaşında
yakaladığı başarıya nasıl ulaştığını anlattı.
Öğrencilerimizin büyük ilgi gösterdiği söyleşi, yönetmenin
sinema kariyeri, filmleri ve sinema sanatı üzerinde
yoğunlaştı. Okulumuz Kısa Film Kulübü öğrencilerinin de
yoğun ilgisine sahne olan etkinlik Gazetecilik Kulübü
öğrencilerinden İzem ERTUNÇ ve Eren DİNİZ'in Okul Bültenimiz
için yaptığı röportajla son buldu.
İ.ERTUNÇ: Neden Sinema ?
Ç.IRMAK: Hikaye anlatmayı sevdiğim için. Çok fazla çocuk
kitabı okumuştum. O kadar
çok çocuk kitabı okudum ki, şimdi Türkçe öğretmeniz var, o
size mutlaka kitaplar öneriyordur, tabi derslerinizi ,
yapacaksınız ama kitap okursanız eğer sizin de
yaratıcılığınız bu anlamda gelişir. Çok güzel çocuk
kitapları var. Ben size bir liste yapayım, Çağan
IRMAK'ın en sevdiği kitapları diye.
İ.ERTUNÇ: Neden hem yönetmen hem senarist olmak istediniz?
Ç.IRMAK: Senarist biliyorsunuz, kendi hikayesini kendi
oluşturur, yönetmen de bu hikayeleri çeker. İkisi de
birbirini tamamlayan şeyler, en başından beri çocuk
kitaplarını çok sevdim, sizin yaşınızda, bundan sonra da
okuduğum hikayeleri kafamda bir süzgeçten geçirdikten sonra
hikaye anlatmak istediğim için hikaye anlatmanın bir yöntemi
de sinema olduğu için bunu seçtim.
E.DİNİZ: Araştırmalarımız sonucunda aileniz ile ilgili
bilgilerin yayınlanmadığını gördük, bize kendinizden ve
ailenizden bahseder misiniz?
Ç.IRMAK: Size bahsedeyim ama sonuçta kendimden, ailemden
bilgilerin yayınlanmaması nedeni şöyle bir şey. Bir
sanatçının biraz gizli kalması gerektiğini düşünüyorum. Özel
hayatın çok ön planda olmaması gerektiğini düşünüyorum.
Bunları çok sevmiyorum. Kendimden bahsedeyim. 1970 yılında,
İzmir'in Seferihisar ilçesinde doğdum. Orada büyüdüm, orada
okudum. Sonra basın Yayın yüksek okulu sinema radyo
televizyon bölümünü bitirdim. Sonra da gördüğünüz gibi
karşınızdayım.
E.DİNİZ: Şimdiye kadar kaç film yaptınız?
Ç.IRMAK: 4 sinema filmi yazdım , yönettim, 3 tane dizi
filmim var, Şaşıfelek
Çıkmazı, Asmalı Konak , Çemberimde Gül Oya. Bir de Kabuslar
Evi İ.ERTUNÇ: Çemberimde Gül Oya çok beğenildi,
eskilerden bahsettiniz, Babam ve Oğlum da öyleydi. Bu ikisi
arasında bir ilişki var mı?
Ç.IRMAK: Var, şöyle var, Çemberimde Gül Oya'nın bittiği
yerden Babam ve Oğlum başlıyordu. Benim çocuk olduğum
yılların hikayeleri, bir dizide ta 1978'lerden başlıyordu,
87 yılında bitiyordu, biri bitiyordu kaldığı yerden diğeri
başlıyordu. İ.ERTUNÇ: Sizce çektiğiniz en güzel film ya da
dizi hangisi?
Ç.IRMAK: Çok zor bir soru… Genelde ayrılmaz birbirinden
derler ama ben ayırabilirim. En sevdiğim dizi film
Çemberimde Gül Oya, en çok sevdiğim film henüz görmediğiniz,
Ulak.
E.DİNİZ:Mesleğinizi yaparken çok zorlandığınız bir konu oldu
mu?
Ç.IRMAK: Sete gittiğim zaman mesela, en zoru çok kalabalık
sahnelerde eğer hayvanlar da varsa en zor kısımları burası
oluyor. Orada işte çok sabırlı olmanız gerekiyor. En başta o
sahneyi çekebilmeniz için bu işi çok sevmeniz gerekiyor.
Size tavsiyem, hangi mesleği yaparsanız yapın lütfen
yaptığınız işi çok sevin. Çünkü ülkemizin en büyük sorunu
bence insanların çoğu yaptığı işleri sevmiyor. Bu da bizim
ülkemizi geri götürüyor.
İ.ERTUNÇ: Meslek hayatınızda varmayı hedeflediğiniz nokta
nedir?
Ç.IRMAK: Öyle bir nokta yok, ama her zaman güzel hikaye
yazmak, iyi şeyler yapmak. O beni bir yere getirir herhalde
birgün.
E.DİNİZ: En etkilendiğiniz film ve sahnesi hangisi ?
Ç.IRMAK: En etkilendiğim film Jodie Foster'ın Mesaj filmi,
Contact. Seyredeniniz var mı aranızda, en etkilendiğim sahne
de bir uzay kapsülüne binip uzaya gidişi ve çok yukardan
dünyayı görüşü. Çok güzel bir filmdir, herkese tavsiye
ederim, sizi rahatsız edecek hiçbir şey yok içinde. O filmde
çok güzel bir bilim kurgu hikayesi anlatılıyor. Çok yukardan
bir yerden dünyaya baktığımızda sorunlarımızı büyütmemizin
anlamı olmadığını anlatıyor.
İ.ERTUNÇ:
Kaybedenlerin hikayesini çekmenin daha çekici olduğundan
bahsetmiştiniz. Sebebi nedir?
Ç.IRMAK: Şimdi sinema zaten çok fazla kahramanlık öyküleri
anlatıyor. Hepimiz de onları seyrediyoruz. Kaybedenlerin
hikayesini anlatmak ta şöyle çekici geldi bana, bu kadar çok
kahramanlık hikayesi varken birkaç kişinin de bu tarafı
anlatması gerekir diye düşündüm, herhalde ondan.
İ.ERTUNÇ: Türk sinemasının son yıllarda çizdiği yol
hakkındaki düşünceleriniz nedir?
Ç.IRMAK: Türkiye neredeyse Türk sineması da oradadır.
Değişim süreci yaşanıyor. Bir sürü şey deneniyor,
düşünülüyor, yeni temel kuruluyor. Eskiden çok sağlam
temeller üzerine otururdu, 60'lı 70'li yıllarda. 80'li
yıllarda bir kültürel erozyon yaşadık, bazı şeyler çöktü. Bu
temeller şimdi baştan atılıyor. O yüzden yeni baştan bir
emekleme dönemine girdik.
İ.ERTUNÇ: Örnek aldığınız ya da etkilendiğiniz yönetmenler
var mı? Varsa kimler?
Ç.IRMAK: Örnek aldığım ve etkilendiğim demeyeyim ama çok
sevdiğim bir yönetmen var, Ömer Lütfü Akad. Hala yaşıyor 100
yaşında şu anda. İnşallah Allah hepimize bu kadar uzun ömür
verir.
E.DİNİZ: Size göre bir gün bir Türk filmi Yabancı film
Oscar'ına layık görülebilecek mi?
Ç.IRMAK: İnşallah, ama daha buna biraz daha zaman var. Çünkü
Oscar almak filmlerin kalitesinden önce bazı prosedürleri
bazı engelleri aşmakla ancak olabiliyor. O taraf bu kadar
kolay değil, şöyle kolay değil, çok güzel bir film
yaptığınız zaman size hemen Oscar vermiyorlar. Bir lobi
yaratmak gerekiyor, yani filminizin reklamını yapmak
gerekiyor. Pazarlama yapmak gerekiyor, çok insana
seyrettirmek gerekiyor. ödülü almaktan önce bazı yolları
geçmek gerekir.
İ.ERTUNÇ: Başarılı bir yönetmen olarak anılmanızı sağlayan
eseriniz sizce hangisi?
Ç.IRMAK: Çoğu diye cevaplarsam olur mu, içlerinde
sevmediklerim var, mesleğimin en başında yaptıklarım ama son
6-7 yıldır yaptığım filmlerin hepsini seviyorum ve
inanıyorum. Ama tabi en çok kitlelerle
buluşturan
film biliyorsunuz Babam ve Oğlum, herkesle buluşturan,
sizlerle de buluşturan film o.
E.DİNİZ: Babam ve Oğlum filmi aklınıza ilk nereden geldi?
13 yıl evvel düşündüm, yani, 1992 yılında, bir kısmı benim
çocukluğumdan alınmış hikayelerdi . Herkesin kendini
hissettiği bir yer var, ben dramayı seviyorum ama yakında
komedi filmi de yapacağım. Biraz korku denedik, sadece korku
filmi değildi, onların altında güzel hikayeler vardı, bundan
sonra Ulak diye bir masal filmi geliyor. Trajedi değil ama
güzel bir masal filmi.
İ.ERTUNÇ: Çekmekte olduğunuz Ulak filminden kısaca
bahsedebilir misiniz?
Ç.IRMAK: Ulak filminden ben hiç bahsetmeyeceğimi
söylemiştim, sana bahsedeyim ama, şöyle bir şey Ulak
çocuklarla ilgili, çocukların beklentileriyle ilgili.
Çocukların inandıkları bir kahramanla ilgili. Ama çocuklar
günümüzden çok eski çağlarda yaşıyorlar. Fakat 7 yaş üstü
gruba tavsiye ettiğimiz bir film. Küçük çocuklar için sert
gelebilecek sahneleri var. O yüzden biraz daha büyük
çocuklara, sizin gibi çocuklara tavsiye ediyoruz.
E.DİNİZ: Babam ve Oğlum filminde en sevdiğiniz sahne
hangisi?
Sonunda çocuğun kamerayla avluyu çektiği sahne.
E.DİNİZ: Hep geçmişe dayanan filmler yaptınız, peki
geleceğe dayanan filmler yapacak mısınız?
Aaa çok güzel soru, Evet Bilim Kurgu filmi çekmeyi çok
istiyorum. Aslında günümüzde geçen hikayeleri anlatmayı çok
sevmiyorum, ya eskide ya gelecekte. Bilim Kurguyu
seviyorsunuz herhalde.
İ.ERTUNÇ: Ulak filminden sonra sırada nasıl bir film var?
Ulak daha yeni bitti, hatta daha montajı tamamlanıyor. Ocak
ayında gösterime girecek. Ulaktan sonra bir tane aşk filmi
yapmak istiyorum. Bu yaşlarda değil ama ilerde
sevebileceğiniz bir film.
|